Basınçlı hava birçok işletmede kullanılan bir enerji çeşididir. Günümüzdeki önemi ise, gelişen teknoloji ile birlikte daha da artmıştır. Pnömatik sistemler basınçlı hava tüketerek çalışmaktadırlar.
Nasıl ki elektrik enerjisi işletme içinde her yana dağıtılmış bir yapıya sahipse, basınçlı hava da aynı şekilde işletmenin değişik noktalarına iletmekte ve pnömatik ekipmanlar da tüketilmektedir. İşte bu noktada iki önemli konu açığa çıkmaktadır.
Basınçlı hava hatlarında gezen havanın kalitesi (su ve partikül miktarı) ve basınçlı hava tüketim miktarıdır. Basınçlı hava hatlarında oluşabilecek su, hatlarda ve pnömatik ekipmanlarda pas ve tortuların oluşmasına sebep olur. Pas ve tortu partikülleri tıkanıklıklara sebep olacağı gibi, pnömatik ekipmanların da arızalanmasına yol açmaktadır.
Basınçlı hava hatlarında Su Oluşumu:
Serbest atmosfer havasının taşıyabildiği su miktarına “mutlak nem – (gr/m2)” denir. Hava içerisindeki su miktarının taşıyabileceği maksimum su miktarı oranına “bağıl nem – (%RH)” denir. Bağıl nemin %100 olması durumunda hava, doyma noktasına ulaşır. Bu noktadan sonra hava, bünyesinde suyu buhar olarak bulunduramaz. Bu noktaya “Çiğlenme Noktası” denir. Çiğlenme noktası hava sıcaklığına göre farklılık göstermektedir. Kompresörlerden elde edilen basınçlı havada oluşan su, öncelikle hava tanklarında sistemden atılır, tank çıkışındaki bağıl nem oranı %100’dür. Bağıl nem oranı ise farklı tip kurutucularla daha düşük seviyelere indirilir. Mevsimsel hava sıcaklıklarındaki değişim yada hava hattının geçmiş olduğu ortamlardaki sıcaklık farkları, sisteme her ne kadar kurutucu bağlansa da su oluşumuna sebep olacaktır.